Ayışığı Sarayı
Bir varmış, bir yokmuş. Ay ışığının en parlak olduğu bir gecede, gökyüzünde sadece ay değil, parlayan bir saray belirmiş. Bu saray sadece masallarda anlatılan büyülü bir yer olarak bilinirmiş. Efsanelere göre, bu saraya gidebilen biri tüm dileklerini gerçekleştirebilirmiş. Ancak oraya ulaşmak için yıldızlarla dolu bir yolculuk yapmak gerekirmiş.
Küçük bir kasabada yaşayan Zeynep, gökyüzünü çok severmiş. Her gece yatmadan önce ayı ve yıldızları izler, onların parlaklığına hayran kalırmış. Bir gün, Zeynep’in odasına bir yıldız düşmüş. Bu yıldız ona bir mesaj getirmiş: "Ayışığı Sarayı seni bekliyor."
Zeynep, bu mesajı aldığında çok heyecanlanmış. Hemen hazırlıklarını yaparak yıldızın gösterdiği yolu takip etmeye başlamış. Yıldızlar ona gökyüzünde bir köprü açmış ve Zeynep bu köprüden geçerek saraya doğru yolculuğa başlamış. Yolda karşılaştığı bulutlar ona rehberlik etmiş, ay ışığı ise yolunu aydınlatmış.
Ayışığı Sarayı’na vardığında, sarayın kapıları ona açılmış. İçeri girdiğinde, her köşesi ay taşlarıyla süslenmiş bir salonla karşılaşmış. Tam ortada, büyük bir dilek kuyusu varmış. Zeynep, kuyunun başına gelmiş ve bir dilek tutmuş. Ancak dileği gerçekleşmeden önce kuyudan bir ses yükselmiş: "En büyük dileğin nedir?"
Zeynep düşünmüş. Aslında en büyük dileğinin sadece gökyüzündeki yıldızlarla her zaman bağlantıda kalmak olduğunu anlamış. Kuyudaki ses ona gülümsemiş ve o an sarayda büyük bir ışık patlamış. Zeynep’in dileği kabul edilmiş ve o artık her gece gökyüzünde yıldızlarla sohbet edebileceği bir yeteneğe sahip olmuş.
Zeynep kasabasına döndüğünde, her gece gökyüzünde yıldızlarla dans ederek masal dünyasında yaşar gibi hissedermiş. Ayışığı Sarayı ise ona her zaman yeni maceralar için kapılarını açık tutmuş.